Tevkifat, Türkiye’deki vergi sisteminin temel mekanizmalarından biri olup, özellikle ticari faaliyette bulunan işletmelerin, serbest meslek erbaplarının ve hatta bazı durumlarda çalışanların sıkça karşılaştığı, ancak detayları itibarıyla zaman zaman kafa karışıklığı yaratabilen bir uygulamadır.
2025 yılı itibarıyla da vergi toplama süreçlerinin etkinliği ve vergi kayıplarının önlenmesi açısından büyük önem taşıyan bu kavram, “kaynaktan kesinti” anlamına gelir.
Tevkifat, en genel tanımıyla, bir mal veya hizmet bedelinin alıcıya ödenmesi sırasında, yasa ile belirlenmiş oranlarda bir kısmının ödemeyi yapan (sorumlu) tarafından kesilerek, asıl vergi borçlusu (mal veya hizmeti sunan) adına vergi dairesine beyan edilip ödenmesi işlemidir.
Yani, vergi daha kaynağındayken, alıcı tarafından bir nevi “stopaj” yapılarak devlete aktarılır. Bu sayede verginin tahsili garanti altına alınmaya çalışılır.
Tevkifat uygulaması, Gelir Vergisi Kanunu ve Katma Değer Vergisi Kanunu başta olmak üzere farklı vergi kanunlarında çeşitli mal ve hizmet teslimleri için farklı oran ve koşullarda karşımıza çıkar. Özellikle Gelir Vergisi Tevkifatı (stopaj) ve KDV Tevkifatı, işletmelerin ve mali müşavirlerin dikkatle takip etmesi gereken iki ana türdür.
Hangi işlemlerde, kimler tarafından ve hangi oranlarda tevkifat yapılacağı konusu, mevzuatın karmaşıklığı nedeniyle özen gerektirir.
Tevkifat konusundaki bu kapsamlı rehberimizde, öncelikle tevkifatın ne anlama geldiğini ve neden yapıldığını açıklayacak, ardından Gelir Vergisi Tevkifatı ve KDV Tevkifatı’nı ayrıntılı bir şekilde ele alacağız.
Tevkifat türlerini, hangi durumlarda uygulandığını, beyannamelere etkisini, dikkat edilmesi gereken noktaları, muhasebe kayıtlarını ve yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda karşılaşılabilecek yaptırımları inceleyerek, bu önemli vergi uygulamasını tüm yönleriyle aydınlatmayı hedefliyoruz.
Tevkifat Nedir ve Neden Yapılır?
Tevkifat, Arapça kökenli bir kelime olup “kesinti yapma”, “alıkoyma” anlamına gelir. Vergi terminolojisinde ise, bir mal veya hizmet bedelinin ya da bir gelirin hak sahibine ödenmesi aşamasında, ödemeyi yapan kişi veya kurumun (vergi sorumlusu olarak adlandırılır) yasa ile belirlenmiş oranlarda bir kısmını keserek, asıl vergi borçlusu (gelir veya kazancın sahibi) adına devlete beyan edip ödemesi işlemidir.
Yani, vergi daha doğduğu kaynakta, ödemeyi yapan tarafından kesilerek Hazine’ye aktarılır. Hak sahibi ise ödemenin tevkifattan sonraki net tutarını alır.
Tevkifat neden yapılır? Bu uygulamanın temel amaçları şunlardır:
- Vergi Tahsilatını Güvence Altına Almak: Verginin kaynağında kesilmesi, özellikle takibi zor olan veya beyan yükümlülüğünü yerine getirmekte isteksiz olabilecek mükelleflerden vergi toplamanın en etkili yollarından biridir. Bu sayede vergi kaybı ve kaçağı en aza indirilmeye çalışılır.
- Vergi Toplama Sürecini Basitleştirmek ve Hızlandırmak: Çok sayıda küçük mükelleften ayrı ayrı vergi toplamak yerine, ödemeyi yapan daha az sayıdaki sorumlu aracılığıyla vergiyi toplamak idare için daha kolay ve hızlıdır.
- Vergi Denetimini Kolaylaştırmak: Kaynaktan kesinti yapılması, ödemelerin ve bunlara bağlı vergilerin kayıt altına alınmasını ve denetlenmesini kolaylaştırır.
- Hazine’ye Düzenli Nakit Akışı Sağlamak: Vergiler, gelir elde edildikçe veya işlem yapıldıkça, yıl sonunu beklemeden düzenli aralıklarla Hazine’ye intikal eder.
- Vergi Yükünün Daha Dengeli Dağılımına Katkıda Bulunmak: Belirli gelir türlerinin veya sektörlerin etkin bir şekilde vergilendirilmesini sağlayarak vergi adaletine katkıda bulunması hedeflenir.
Tevkifat Türleri Nelerdir ve Hangi Durumlarda Uygulanır?
Tevkifat türleri, tevkifatın kendisinin ayrı bir vergi türü olmasından ziyade, farklı vergi kanunları kapsamında uygulanan bir vergi toplama yöntemi olduğunu gösterir. Türkiye’deki vergi sisteminde en yaygın karşılaşılan tevkifat türleri şunlardır:
- Gelir Vergisi Tevkifatı (Stopaj): Gelir Vergisi Kanunu’nun (GVK) 94. maddesi başta olmak üzere ilgili maddelerinde düzenlenen, belirli gelir ve kazançlar üzerinden yapılan kesintidir. Ücret ödemeleri, serbest meslek kazançları, kira gelirleri, bazı menkul sermaye iratları gibi birçok ödeme bu kapsama girer.
- Kurumlar Vergisi Tevkifatı: Kurumlar Vergisi Kanunu’nda belirtilen bazı ödemeler üzerinden yapılır. Örneğin, dar mükellef kurumlara yapılan bazı ödemeler veya kooperatiflere yapılan bazı ödemeler üzerinden tevkifat yapılabilir.
- Katma Değer Vergisi (KDV) Tevkifatı: Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 9. maddesi uyarınca, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın belirlediği mal teslimleri ve hizmet ifalarında, alıcının hesaplanan KDV’nin belirli bir oranını satıcıya ödemeyip doğrudan vergi dairesine beyan edip ödemesidir. Amaç, özellikle KDV tahsilatında risk görülen sektörlerde vergi güvenliğini sağlamaktır.
Hangi durumlarda uygulanır? Tevkifat, ilgili vergi kanunlarında ve bu kanunlara dayanılarak çıkarılan tebliğlerde açıkça belirtilen mal ve hizmet teslimlerinde, gelir türlerinde ve ödemelerde uygulanır.
Tevkifat yapma sorumluluğu genellikle ödemeyi yapan ve kanunda “vergi sorumlusu” olarak tanımlanan belirli kişi ve kurumlara (kamu kurumları, ticari işletmeler, serbest meslek erbapları, dernek ve vakıflar vb.) yüklenmiştir.
Gelir Vergisi Tevkifatı Nedir ve Kimler Tarafından Yapılır?
Gelir Vergisi Tevkifatı, halk arasında daha çok “stopaj” adıyla bilinen, Gelir Vergisi Kanunu (GVK) kapsamında belirli kişi ve kurumlara yapılan brüt ödemeler üzerinden, ödemeyi yapanlar tarafından yasa ile belirlenmiş oranlarda gelir vergisi kesintisi yapılarak, ödeme yapılan kişi adına vergi dairesine yatırılmasıdır.
Bu kesinti, gelir elde eden kişi için genellikle nihai vergisi olabileceği gibi, bazı durumlarda yıllık beyannamede hesaplanacak vergiden mahsup edilecek bir ön ödeme niteliğindedir.
Gelir Vergisi Tevkifatı’nın yasal dayanağı temel olarak GVK’nın 94. maddesidir. Bu madde, kimlerin hangi ödemeler üzerinden tevkifat yapmakla yükümlü olduğunu ve uygulanacak oranları listeler. Başlıca tevkifat yapılan ödeme türleri şunlardır:
- Ücret ödemeleri (maaşlar)
- Serbest meslek erbabına yapılan ödemeler (avukat, doktor, mali müşavir, mimar vb. hizmet bedelleri)
- Kira ödemeleri (işyeri kiraları ve bazı durumlarda konut kiraları)
- Menkul sermaye iratları (mevduat faizi, kâr payı, tahvil faizi gibi bazı gelirler)
- Ticari kazanç kapsamında yapılan bazı ödemeler (örneğin, esnaf muaflığından yararlananlardan mal ve hizmet alımları)
- Diğer kazanç ve iratlar kapsamında yapılan bazı ödemeler.
Kimler tarafından yapılır? Yani kimler vergi sorumlusu olarak Gelir Vergisi Tevkifatı yapmak zorundadır? GVK Madde 94’te sayılanlar şunlardır:
- Kamu idare ve müesseseleri
- İktisadi kamu müesseseleri
- Sair kurumlar (Ticaret şirketleri, dernekler, vakıflar, kooperatifler vb.)
- Ticaret ve serbest meslek erbabı
- Zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler
- Yatırım fonu yönetenler Bu sayılanlar, madde metninde belirtilen ödemeleri yaptıklarında tevkifat yapmak ve kestikleri vergiyi Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi ile beyan edip ödemekle yükümlüdürler.
KDV Tevkifatı Nedir ve Kimler Tarafından Yapılır?
KDV Tevkifatı, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun (KDVK) 9. maddesinin Hazine ve Maliye Bakanlığı’na verdiği yetkiye dayanarak, belirli mal teslimleri veya hizmet ifalarında, alıcının hesaplanan KDV’nin tamamını veya kanunen belirlenmiş bir kısmını (örneğin 2/10, 5/10, 9/10 gibi oranlarda) satıcıya ödemeyip, doğrudan kendi adına “vergi sorumlusu” sıfatıyla beyan edip ödemesidir.
Satıcı ise faturasında toplam KDV’yi gösterir, tevkif edilen kısmı belirtir ve kalan KDV tutarını alıcıdan tahsil eder.
KDV Tevkifatı’nın temel amacı, KDV’nin Hazine’ye intikalini güvence altına almak, özellikle sahte fatura kullanımı veya KDV kaçakçılığının yoğun olabileceği düşünülen sektörlerde ya da işlemlerde vergi kaybını önlemektir. İki ana türü vardır:
- Tam Tevkifat: İşleme ait KDV’nin tamamının alıcı tarafından beyan edilip ödenmesidir. Daha sınırlı durumlarda uygulanır (örneğin, KDV mükellefiyeti olmayanlardan kiralanan işyerleri için ödenen kira bedeli üzerinden hesaplanan KDV, bazı hurda ve atık teslimleri, yurt dışından ithal edilen bazı hizmetler).
- Kısmi Tevkifat: İşleme ait KDV’nin Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen bir oranının (örneğin 5/10, 7/10, 9/10) alıcı tarafından beyan edilip ödenmesi, kalan kısmın ise satıcı tarafından beyan edilip ödenmesidir. En yaygın KDV tevkifatı uygulaması bu şekildedir ve birçok hizmet ve mal teslimini kapsar.
Kimler tarafından yapılır? KDV tevkifatı yapma sorumluluğu, tevkifatın türüne (tam veya kısmi) ve işleme konu mal veya hizmete göre değişir:
- Tam Tevkifatta Sorumlular: Genellikle işleme taraf olan KDV mükellefi alıcılar veya KDV mükellefiyeti olmasa bile kanunda sorumlu tutulanlar.
- Kısmi Tevkifatta Sorumlular: Kısmi tevkifat uygulayacak alıcılar iki gruba ayrılır:
- Tüm KDV Mükellefleri: Belirli hizmetleri (örneğin, fason tekstil işleri, bazı temizlik hizmetleri, bazı danışmanlık hizmetleri) aldıklarında tevkifat yapmakla yükümlüdürler.
- Belirlenmiş Alıcılar: KDV Genel Uygulama Tebliği’nde listelenen ve daha geniş bir yelpazedeki mal ve hizmet alımlarında tevkifat yapmakla yükümlü olan alıcılardır. Bu listeye genellikle kamu kurumları, döner sermayeli kuruluşlar, bankalar, sigorta şirketleri, borsada işlem gören şirketler gibi büyük ölçekli veya belirli statüdeki kurumlar dahildir.
KDV tevkifatı yapan alıcılar, tevkif ettikleri KDV’yi 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edip öderler. Satıcılar ise kendi 1 No.lu KDV Beyannamelerinde bu tevkifatlı satışlarını ayrıca gösterirler.
Kısmi Tevkifat Uygulanacak Hizmet ve Teslimler Nelerdir?
Kısmi tevkifat uygulanacak hizmet ve teslimler, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 9. maddesi uyarınca Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından belirlenir ve KDV Genel Uygulama Tebliği ile bu tebliğde değişiklik yapan tebliğlerde detaylı olarak listelenir.
Bu liste ve tevkifat oranları zaman zaman güncellenebildiği için, en güncel ve kesin bilgi için her zaman Gelir İdaresi Başkanlığı’nın (GİB) resmi web sitesindeki (gib.gov.tr) güncel mevzuatın takip edilmesi şarttır.
Aşağıda, 2025 yılı itibarıyla yaygın olarak karşılaşılan ve kısmi tevkifata tabi olan bazı önemli hizmet ve teslim kategorilerine genel örnekler verilmiştir; ancak bu liste tümünü kapsamaz ve oranlar belirtilmemiştir (oranlar her hizmet/teslim için farklılık gösterir: örn. 2/10, 5/10, 7/10, 9/10 vb.):
Kısmi Tevkifata Tabi Başlıca Hizmetler
- Yapım İşleri ile Bu İşlerle Birlikte İfa Edilen Mühendislik-Mimarlık ve Etüt-Proje Hizmetleri: En kapsamlı tevkifat alanlarından biridir. Bina, yol, köprü gibi inşaat işleri ve bu işlere ilişkin mühendislik, mimarlık, etüt, plan, proje, harita ve benzeri hizmetler.
- Etüt, Plan-Proje, Danışmanlık, Denetim ve Benzeri Hizmetler: Belirli alıcılara (KDV Genel Uygulama Tebliği’nde sayılanlar) verilen piyasa etüt-araştırma, ekspertiz, müşavirlik, denetim gibi hizmetler.
- Makine, Teçhizat, Demirbaş ve Taşıtlara Ait Tadil, Bakım ve Onarım Hizmetleri: Belirli alıcılara verilen bu tür bakım onarım hizmetleri.
- Yemek Servis ve Organizasyon Hizmetleri: Belirli alıcılara verilen yemek servisi (personel yemeği, organizasyon yemeği vb.) ve organizasyon hizmetleri (toplantı, seminer, kutlama vb.).
- İşgücü Temin Hizmetleri: Firmaların başka firmalardan eleman temin etmesi durumunda bu hizmet.
- Yapı Denetim Hizmetleri: Yapı denetim kuruluşlarının verdiği hizmetler.
- Fason Olarak Yaptırılan Tekstil ve Konfeksiyon İşleri, Çanta ve Ayakkabı Dikim İşleri ve Bu İşlere Aracılık Hizmetleri: Bu tür fason imalat ve aracılık hizmetleri.
- Temizlik, Çevre ve Bahçe Bakım Hizmetleri: Belirli alıcılara verilen bina temizliği, çevre düzenlemesi, bahçe bakımı gibi hizmetler.
- Taşımacılık Hizmetleri: Bazı taşımacılık hizmetleri (örneğin, servis taşımacılığı, yük taşımacılığı – belirli alıcılara yapılması durumunda).
- Her Türlü Baskı ve Basım Hizmetleri: Belirli alıcılara verilen kitap, dergi, broşür, fatura, irsaliye basımı gibi hizmetler.
- Ticari Reklam Hizmetleri: Belirli alıcılara (veya tüm KDV mükelleflerine, tebliğdeki ayrıma göre) verilen reklam hizmetleri.
- Diğer Hizmetler: KDV Genel Uygulama Tebliği’nde belirtilen diğer birçok özel hizmet (örneğin, bazı spor kulüplerinin yayın, reklam ve isim hakkı gelirlerine konu işlemleri, kamu özel işbirliği modeli ile yaptırılan sağlık tesislerine ilişkin işletme döneminde sunulan bazı hizmetler vb.).
Kısmi Tevkifata Tabi Başlıca Mal Teslimleri
- Külçe Metal Teslimleri
- Hurda ve Atık Teslimleri (Metal, plastik, kağıt, cam hurda ve atıkları vb.)
- Pamuk, Tiftik, Yapağı ve Ham Post ve Bağırsak Teslimleri
- Ağaç ve Orman Ürünleri Teslimi
- Demir-Çelik Ürünlerinin Teslimi (Belirli şartlarda ve belirli ürünlerde)
Çok Önemli Not:
Yukarıdaki liste sadece genel bir fikir vermek amacıyla hazırlanmıştır ve kesinlikle güncel mevzuat yerine geçmez.
Hangi mal veya hizmetin hangi oranda ve hangi alıcılar tarafından tevkifata tabi tutulacağı, KDV Genel Uygulama Tebliği ve bu tebliğde değişiklik yapan tebliğlerde çok detaylı bir şekilde açıklanmıştır.
Bu konuda hata yapmamak için;
- Gelir İdaresi Başkanlığı’nın (www.gib.gov.tr) web sitesindeki güncel KDV Genel Uygulama Tebliği’ni ve ilgili tüm değişiklik tebliğlerini dikkatlice inceleyin.
- İşlem yaptığınız mal veya hizmetin tevkifat kapsamında olup olmadığını ve doğru oranı tespit edin.
- Alıcının “belirlenmiş alıcı” statüsünde olup olmadığını kontrol edin (bazı tevkifatlar sadece belirlenmiş alıcılara yapılan teslim/hizmetlerde uygulanır).
- Şüpheye düştüğünüz durumlarda mutlaka mali müşavirinizden (SMMM) profesyonel destek alın.
Tevkifat uygulamaları karmaşık olabildiği için doğru ve güncel bilgiye ulaşmak büyük önem taşır.
Tevkifatın Vergi Beyannamelerine Etkisi Nedir?
Tevkifatın vergi beyannamelerine etkisi, hem kesintiyi yapan (vergi sorumlusu) taraf hem de kesintiye uğrayan (gelir veya KDV’nin hak sahibi) taraf için farklı beyan yükümlülükleri ve süreçleri doğurur.
Kesintiyi Yapan Taraf (Vergi Sorumlusu – Ödemeyi Yapan/Alıcı) Açısından
Gelir Vergisi Tevkifatı (Stopaj) Durumunda: Ödemeyi yapan ve gelir vergisi tevkifatı uygulayan sorumlu, kestiği bu vergileri Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi (MUHSGK) ile ilgili vergi dairesine beyan eder ve yasal süresi içinde öder. Bu beyanname, sorumlu mükellefin kendi gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinden ayrı bir beyannamedir.
KDV Tevkifatı Durumunda: Mal veya hizmet alımında KDV tevkifatı uygulayan alıcı (sorumlu), tevkif ettiği KDV tutarını 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan eder ve öder. Bu beyanname de alıcının kendi satışları için verdiği 1 No.lu KDV Beyannamesi’nden ayrıdır ve sadece sorumlu sıfatıyla tevkif edilen KDV’ler için kullanılır.
Kesintiye Uğrayan Taraf (Gelir veya KDV’nin Hak Sahibi – Satıcı/Hizmet Sunan) Açısından
Gelir Vergisi Tevkifatı (Stopaj) Durumunda: Kendisinden gelir vergisi tevkifatı yapılan kişi veya kurum, elde ettiği bu geliri (brüt tutarı) kendi Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi veya Kurumlar Vergisi Beyannamesi’nde beyan eder. Hesaplanan yıllık vergiden, yıl içinde kaynakta kesilmiş olan bu stopaj tutarları mahsup edilir (düşülür).
Eğer mahsup edilecek stopaj tutarı, hesaplanan yıllık vergiden fazlaysa, aradaki fark mükellefe iade edilebilir veya diğer vergi borçlarına mahsup edilebilir. Stopaj, nihai vergiden düşükse, aradaki fark mükellef tarafından ödenir.
KDV Tevkifatı Durumunda: KDV tevkifatına tabi bir mal teslimi veya hizmet ifasında bulunan satıcı, düzenlediği faturada toplam hesaplanan KDV’yi, alıcı tarafından tevkif edilecek KDV tutarını ve oranını, ve kendisinin alıcıdan tahsil edeceği KDV tutarını açıkça gösterir. Satıcı, kendi 1 No.lu KDV Beyannamesi’nde, bu işleme ait matrahı ve sanki tevkifat yapılmamış gibi hesaplanan KDV’nin tamamını “Teslim ve Hizmet Karşılığını Teşkil Eden Bedel” ve “Hesaplanan Katma Değer Vergisi” bölümlerinde beyan eder.
Alıcı tarafından tevkif edilen ve kendisi tarafından tahsil edilmeyen KDV tutarı ise, beyannamenin ilgili bölümlerinde (örneğin, “Diğer İade Hakkı Doğuran İşlemler” veya benzeri satırlarda, işlemin niteliğine göre) gösterilerek indirim konusu yapılabilir veya belirli şartlar altında iadesi talep edilebilir. Bu durum, satıcının “Devreden KDV” tutarını etkileyebilir.
Tevkifat Yapılırken Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar Nelerdir?
Tevkifat yapılırken dikkat edilmesi gereken noktalar, hem vergi sorumlusunun hem de geliri/KDV’si tevkifata uğrayan tarafın yasal yükümlülüklerini doğru bir şekilde yerine getirmesi ve olası cezai yaptırımlardan kaçınması için büyük önem taşır. Başlıca dikkat edilmesi gerekenler şunlardır:
- Doğru Tevkifat Oranının Tespiti: Hem Gelir Vergisi Kanunu’ndaki stopaj oranları hem de KDV Kanunu kapsamındaki tevkifat oranları, işleme konu gelirin, malın veya hizmetin türüne, tarafların statüsüne göre değişiklik gösterir. Her zaman güncel mevzuattaki (kanunlar, tebliğler, sirküler) doğru oranın kullanıldığından emin olunmalıdır.
- Sorumlunun Doğru Belirlenmesi: Tevkifat yapma sorumluluğunun kimde olduğu net bir şekilde tespit edilmelidir. Özellikle KDV tevkifatında, alıcının “belirlenmiş alıcı” statüsünde olup olmadığı veya işlemin tüm KDV mükelleflerince tevkifat yapılması gereken bir işlem olup olmadığı kontrol edilmelidir.
- İşlemin Tevkifat Kapsamında Olup Olmadığının Teyidi: Her ödeme veya teslim tevkifata tabi değildir. İşlemin, ilgili kanun maddeleri ve tebliğlerde sayılan tevkifat kapsamındaki işlemlerden biri olup olmadığı dikkatlice incelenmelidir.
- Zamanında Beyan ve Ödeme: Vergi sorumlusu tarafından kesilen tevkifat tutarları (Gelir Vergisi için MUHSGK ile, KDV için 2 No.lu KDV Beyannamesi ile) yasal süreleri içinde ilgili vergi dairesine beyan edilmeli ve ödenmelidir. Gecikmeler ceza ve faiz doğurur.
- Doğru Belge Düzeni:
- Gelir vergisi tevkifatında, ödemeyi yapanın tevkifatı gösteren belgeleri (örneğin, ücret bordrosu, serbest meslek makbuzu) usulüne uygun düzenlemesi gerekir.
- KDV tevkifatında, satıcının düzenleyeceği faturada hesaplanan toplam KDV, tevkifat oranı, tevkif edilen KDV tutarı ve alıcı tarafından ödenecek KDV tutarı net bir şekilde gösterilmelidir.
- Muhasebe Kayıtlarının Doğruluğu: Hem tevkifatı yapan sorumlu hem de geliri/KDV’si tevkifata uğrayan taraf, bu işlemleri muhasebe kayıtlarına doğru ve zamanında yansıtmalıdır.
- İade ve Mahsup Süreçlerinin Dikkatli Takibi: Geliri/KDV’si tevkifata uğrayan tarafın, bu kesintileri yıllık beyannamesinde doğru bir şekilde mahsup edebilmesi veya KDV iadesi talep edebilmesi için yapılan tevkifatları dikkatli bir şekilde takip etmesi ve belgelemesi önemlidir.
- Mevzuat Değişikliklerinin Sürekli Takibi: Vergi mevzuatı ve özellikle tevkifat oranları/kuralları sıkça değişebilmektedir. Bu nedenle güncel GİB duyuruları, tebliğler ve sirkülerin düzenli olarak takip edilmesi şarttır.
- Şüpheli veya Karmaşık Durumlarda Uzman Görüşü Almak: Tevkifat uygulamaları bazen çok karmaşık olabilir. Bir işlemin tevkifata tabi olup olmadığı, doğru oran veya sorumlu konusunda tereddüt yaşanması durumunda mutlaka bir mali müşavirden (SMMM) profesyonel destek alınmalıdır.
Bu noktalara dikkat edilmesi, tevkifatla ilgili yükümlülüklerin sorunsuz bir şekilde yerine getirilmesine yardımcı olacaktır.
Tevkifatın Muhasebe Kayıtları Nasıl Yapılır?
Tevkifatın muhasebe kayıtları, hem tevkifatı yapan (vergi sorumlusu) hem de tevkifata uğrayan taraf için Türkiye Muhasebe Standartları (TMS) ve Tek Düzen Hesap Planı’na (TDHP) uygun olarak dikkatlice yapılmalıdır. Doğru kayıt, hem mali tabloların gerçeği yansıtması hem de vergi beyannamelerinin doğru hazırlanması için kritik öneme sahiptir.
Aşağıda genel prensipler ve sık kullanılan hesaplar üzerinden bir çerçeve sunulacaktır; ancak unutulmamalıdır ki, her işletmenin hesap planı detayları ve işlemin niteliği farklılık gösterebilir, bu nedenle mali müşavir (SMMM) ile çalışmak esastır.
Tevkifatı Yapan Tarafın (Vergi Sorumlusu – Alıcı/Ödemeyi Yapan) Muhasebe Kayıtları
Gelir Vergisi Tevkifatı (Stopaj) Durumunda:
- Yapılan ödemenin brüt tutarı ilgili gider hesabına (örneğin, 7XX Gider Hesapları veya 6XX Maliyet Hesapları) borç kaydedilir.
- Kesilen gelir vergisi stopajı, ödenecek bir vergi borcu olarak 360 ÖDENECEK VERGİ VE FONLAR hesabının ilgili alt hesabına (örneğin, 360.01 Gelir Vergisi Stopajı) alacak kaydedilir.
- Ödemenin net tutarı ise 100 KASA veya 102 BANKALAR gibi ilgili hesaptan alacak kaydedilerek çıkış yapılır.
- Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi ile bu borç beyan edilip ödendiğinde 360 hesap borçlandırılarak kapatılır.
KDV Tevkifatı Durumunda (2 No.lu KDV Beyannamesi ile Beyan Edilecek)
- Alınan mal veya hizmetin KDV hariç bedeli ilgili varlık veya gider hesabına borç kaydedilir.
- Eğer alıcı, satıcıya ödeyeceği KDV’yi indirebiliyorsa (yani tevkifata uğramayan kısım), bu tutar 191 İNDİRİLECEK KDV hesabına borç kaydedilir.
- Alıcı tarafından tevkif edilen ve sorumlu sıfatıyla ödenecek olan KDV tutarı ise 360 ÖDENECEK VERGİ VE FONLAR hesabının ilgili alt hesabına (örneğin, 360.02 Sorumlu Sıfatıyla Ödenecek KDV) alacak kaydedilir.
- Satıcıya yapılan ödeme (mal/hizmet bedeli + tevkif edilmeyen KDV) ilgili hesaptan (100 KASA, 102 BANKALAR veya 320 SATICILAR) alacak kaydedilir.
- 2 No.lu KDV Beyannamesi ile bu borç beyan edilip ödendiğinde 360 hesap borçlandırılarak kapatılır.
Tevkifata Uğrayan Tarafın (Gelir/KDV’nin Hak Sahibi – Satıcı/Hizmet Sunan) Muhasebe Kayıtları:
-
Gelir Vergisi Tevkifatı (Stopaj) Durumunda:
- Elde edilen gelirin brüt tutarı ilgili gelir hesabına (örneğin,
600 YURTİÇİ SATIŞLAR
veya602 DİĞER GELİRLER
) alacak kaydedilir. - Kaynakta kesilen gelir vergisi stopajı, işletme için bir nevi peşin ödenmiş vergi veya alacak niteliğinde olduğundan
193 PEŞİN ÖDENEN VERGİLER VE FONLAR
hesabının ilgili alt hesabına (örneğin,193.01 Tevkif Yoluyla Kesilen Vergiler
) borç kaydedilir. - Tahsil edilen net tutar
100 KASA
veya102 BANKALAR
gibi ilgili hesaba borç kaydedilir. - Yıl sonunda verilecek yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinde,
193
hesapta biriken bu tutarlar hesaplanan vergiden mahsup edilir.
- Elde edilen gelirin brüt tutarı ilgili gelir hesabına (örneğin,
-
KDV Tevkifatı Durumunda:
- Satışın KDV hariç tutarı
600 YURTİÇİ SATIŞLAR
veya ilgili gelir hesabına alacak kaydedilir. - Hesaplanan KDV’nin tamamı (sanki tevkifat yapılmamış gibi)
391 HESAPLANAN KDV
hesabına alacak kaydedilir. - Alıcı tarafından tevkif edilen ve tahsil edilmeyen KDV tutarı,
191 İNDİRİLECEK KDV
hesabından mahsup edilebilecek bir alacak veya iade hakkı doğuran bir işlem olarak (işlemin niteliğine ve muhasebe politikasına göre farklı hesaplar kullanılabilir, örneğin geçici bir alacak hesabı veya doğrudan iade edilecek KDV’yi gösteren bir hesap) borç kaydedilebilir. Bu, 1 No.lu KDV Beyannamesi’nde ilgili satırlarda gösterilerek yönetilir. - Tahsil edilen tutar (satış bedeli + tevkif edilmeyen KDV)
100 KASA
veya102 BANKALAR
gibi ilgili hesaba borç kaydedilir.
- Satışın KDV hariç tutarı
Unutulmamalıdır ki, bu kayıtlar genel bir çerçeve sunmaktadır ve her işlemin özelliğine göre detaylar değişebilir. Tevkifatla ilgili muhasebe kayıtlarının doğru ve eksiksiz yapılması, mali müşavirlerin (SMMM) uzmanlık alanına girmektedir.
Tevkifatın Vergi İadesine Etkisi Nedir?
Tevkifatın vergi iadesine etkisi, hem gelir/kurumlar vergisi hem de KDV açısından mükellefler lehine iade durumları yaratabilmesidir. Kaynaktan kesilen vergiler, bazen mükellefin nihai vergi borcundan fazla olabilir veya KDV dengesinde iade edilebilir bir pozisyon oluşturabilir.
-
Gelir Vergisi / Kurumlar Vergisi İadesi Açısından:
- Yıl içinde çeşitli gelirler (ücret, serbest meslek kazancı, kira geliri, kâr payı vb.) üzerinden yapılan gelir vergisi tevkifatları (stopajlar), mükellefin yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinde hesaplanan toplam vergisinden mahsup edilir.
- Eğer yıl içinde kesilen toplam stopaj tutarı, hesaplanan yıllık vergiden fazla ise, aradaki fark mükellefe iade edilir veya mükellefin talebi üzerine diğer vergi borçlarına (örneğin, gelecek dönem vergileri, SGK prim borçları) mahsup edilebilir.
- Bu iade veya mahsup talebi, yıllık beyanname verilirken ilgili bölümlerde belirtilerek yapılır ve Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından incelenerek sonuçlandırılır.
-
Katma Değer Vergisi (KDV) İadesi Açısından:
- KDV tevkifatı uygulaması, özellikle satıcı (hizmeti sunan veya malı teslim eden) taraf için KDV iadesi hakkı doğurabilir. Satıcı, tevkifata tabi tutulan işlemlerde KDV’nin sadece bir kısmını alıcıdan tahsil ederken, bu işlemle ilgili yüklendiği KDV’nin (alışlarındaki KDV) tamamını indirim konusu yapar.
- Eğer satıcının tevkifata tabi işlemleri yoğunsa ve bu nedenle tahsil edemediği KDV tutarı, o dönemdeki toplam hesaplanan KDV’sinden ve indirim yoluyla gideremediği yüklendiği KDV’den dolayı bir iade edilebilir KDV pozisyonu oluşursa, satıcı bu tevkifattan kaynaklanan KDV’nin iadesini talep edebilir.
- KDV tevkifatından kaynaklanan iade talepleri, KDV Genel Uygulama Tebliği’nde belirtilen usul ve esaslara göre yapılır. Genellikle belirli bir tutarın üzerindeki iadeler için Yeminli Mali Müşavir (YMM) raporu veya teminat mektubu gibi ek belgeler ve prosedürler gerekebilir.
- Alıcı (tevkifatı yapan) taraf için ise, 2 No.lu KDV Beyannamesi ile sorumlu sıfatıyla ödediği KDV, genellikle kendi 1 No.lu KDV Beyannamesi’nde indirim konusu yapılmaz (çünkü bu KDV aslında satıcının KDV’sidir ve alıcı sadece aktarım yapmaktadır). Alıcı, satıcıdan aldığı faturadaki tevkifata uğramamış KDV kısmını indirim konusu yapabilir.
Her türlü vergi iadesi süreci, doğru beyan, eksiksiz belgelendirme ve Gelir İdaresi Başkanlığı’nın belirlediği prosedürlere titizlikle uyulmasını gerektirir.
Tevkifat Yükümlülüklerinin Yerine Getirilmemesi Durumunda Hangi Yaptırımlar Uygulanır?
Tevkifat yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi, yani vergi sorumlusu (ödemeyi yapan/alıcı) tarafından yapılması gereken gelir vergisi stopajının veya KDV tevkifatının yapılmaması, eksik yapılması, süresinde beyan edilip ödenmemesi gibi durumlar, Vergi Usul Kanunu (VUK) ve ilgili diğer vergi kanunları kapsamında çeşitli mali yaptırımların uygulanmasına neden olur. Bu yaptırımlar hem vergi aslını hem de cezaları ve gecikme faizlerini içerebilir. Başlıca yaptırımlar şunlardır:
-
Vergi Aslının Talep Edilmesi: Eğer vergi sorumlusu, tevkif etmesi gereken vergiyi kesip Hazine’ye yatırmamışsa, vergi dairesi bu vergi aslını doğrudan vergi sorumlusundan talep eder. Vergi sorumlusu, kesinti yapmadığı için asıl mükellefe (gelir sahibine veya KDV’nin asıl borçlusuna) ödemeyi tam yapmış olsa bile, devlete karşı bu vergiden sorumludur.
-
Vergi Ziyaı Cezası: Tevkif edilip ödenmeyen vergi aslı üzerinden, Vergi Usul Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca vergi ziyaı cezası kesilir. Bu ceza, genellikle ziyaa uğratılan (yani Hazine’ye intikal etmeyen) verginin bir katı tutarındadır. Eğer fiil, kaçakçılık suçunu oluşturuyorsa bu ceza daha da artabilir.
-
Gecikme Faizi: Kesilmesi gereken verginin normal vade tarihinden, tarh edildiği (hesaplandığı) tarihe kadar geçen süre için vergi aslı üzerinden gecikme faizi hesaplanır. Gecikme faizi oranı, Vergi Usul Kanunu’na göre belirlenir ve aylık olarak uygulanır.
-
Gecikme Zammı: Tarh edilen ve vadesi gelen vergi (vergi aslı + cezalar) ve gecikme faizi, vadesinde ödenmezse, bu toplam tutar üzerinden ayrıca gecikme zammı işletilir. Gecikme zammı oranı genellikle gecikme faizi oranından daha yüksektir.
-
Usulsüzlük Cezaları:
- Özel Usulsüzlük Cezası: Tevkifatla ilgili beyannamelerin (Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi, 2 No.lu KDV Beyannamesi) yasal süresinde verilmemesi, eksik veya yanıltıcı bilgilerle verilmesi gibi durumlarda kesilebilir.
- Genel Usulsüzlük Cezası: Vergi kanunlarında belirtilen diğer şekil ve usul hükümlerine uyulmaması durumunda (örneğin, belge düzenine uyulmaması) kesilebilir. Bu cezaların tutarları, mükellefin türüne ve fiilin niteliğine göre Vergi Usul Kanunu’nda belirlenir ve her yıl yeniden değerleme oranına göre güncellenir.
-
Sorumluluk Mekanizması: Vergi sorumlusu, tevkif edip ödemediği vergilerden dolayı Hazine’ye karşı doğrudan sorumludur. Vergi dairesi, bu vergiyi ve cezalarını öncelikle vergi sorumlusundan arar. Vergi sorumlusunun bu tutarları daha sonra asıl mükelleften (gelir sahibinden veya satıcıdan) rücu etme hakkı bulunsa da, bu Hazine ile vergi sorumlusu arasındaki ilişkiyi etkilemez.
Bu yaptırımlarla karşılaşmamak için tevkifatla ilgili tüm yükümlülüklerin (doğru oran, doğru beyan, zamanında ödeme, doğru belge düzeni vb.) titizlikle yerine getirilmesi büyük önem taşımaktadır. Herhangi bir tereddüt durumunda mutlaka bir mali müşavirden (SMMM) profesyonel destek alınmalıdır.
Sonuç
Tevkifat, Türk vergi sisteminin önemli bir unsuru olarak, Gelir Vergisi (stopaj) ve Katma Değer Vergisi (KDV) başta olmak üzere çeşitli vergilerin daha etkin bir şekilde toplanmasını sağlayan, “kaynaktan kesinti” prensibine dayanan bir uygulamadır.
2025 yılı itibarıyla da işletmelerin ve serbest meslek erbaplarının mali yükümlülüklerini yerine getirirken dikkatle yönetmeleri gereken bu mekanizma, vergi adaletinin ve Hazine gelirlerinin güvence altına alınmasında kilit bir role sahiptir.
Tevkifat uygulamaları, bu yazımızda detaylıca ele aldığımız gibi, vergi tahsilatını güvence altına almak, süreci basitleştirmek gibi temel amaçlarla hayata geçirilmiştir.
Gelir Vergisi Tevkifatı’nın ücretlerden serbest meslek ödemelerine, KDV Tevkifatı’nın ise belirli mal teslimleri ve hizmet ifalarına kadar geniş bir yelpazede nasıl uygulandığını, kimlerin sorumlu olduğunu, vergi beyannamelerini (MUHSGK, 1 No.lu KDV, 2 No.lu KDV) nasıl etkilediğini ve muhasebe kayıtlarının genel prensiplerini inceledik.
Tevkifat kurallarına uyum, yani doğru oranların kullanılması, kesintilerin zamanında beyan edilip ödenmesi ve işlemlerin usulüne uygun belgelendirilmesi, hem vergi sorumluları hem de kesintiye uğrayan taraflar için büyük önem taşımaktadır.
Yükümlülüklerin yerine getirilmemesi, Vergi Usul Kanunu kapsamında vergi ziyaı cezası, gecikme faizi ve usulsüzlük cezaları gibi ciddi mali yaptırımlara yol açabilmektedir.
Tevkifat, farklı işlem türleri için çeşitli oranlar ve özel durumlar içermesi nedeniyle zaman zaman karmaşık bir alan olarak algılanabilir.
Ancak, bu sistemin temel mantığını anlamak, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın güncel tebliğ ve sirkülerini düzenli olarak takip etmek ve özellikle tereddüt edilen noktalarda bir mali müşavirden (SMMM) profesyonel destek almak, Türkiye’deki ekonomik faaliyetlerde bulunan tüm mükelleflerin vergi yükümlülüklerini doğru ve sorunsuz bir şekilde yönetebilmeleri için elzemdir.
Sık Sorulan Sorular
“Vergi sorumlusu”, tevkifatı yapıp devlete ödemekle yükümlü olan kişi veya kurumdur; yani genellikle ödemeyi yapan veya mal/hizmeti alan taraftır.
Gelir Vergisi Tevkifatı (Stopaj) için: Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinde sayılanlar (kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, ticaret şirketleri, serbest meslek erbapları, dernekler, vakıflar vb.) yaptıkları belirli ödemeler üzerinden tevkifat yapmakla sorumludur.
KDV Tevkifatı için: Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nde belirtilen “belirlenmiş alıcılar” (genellikle kamu kurumları ve büyük ölçekli işletmeler) ve/veya belirli işlemlerde tüm KDV mükellefleri alıcı olarak tevkifat yapmakla sorumlu tutulabilir.
Sorumluluk, işlemin türüne ve tarafların statüsüne göre değişir.
Hayır, tevkifat her türlü ödeme veya teslim için geçerli değildir. Tevkifat uygulanacak işlemler ve gelir türleri, Gelir Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu ve bu kanunlara dayanılarak çıkarılan tebliğlerde (özellikle KDV Genel Uygulama Tebliği) açıkça belirtilmiştir. Bir işlemin tevkifata tabi olup olmadığını belirlemek için bu yasal düzenlemelere bakmak gerekir.
Hayır, tevkifat oranı her zaman aynı değildir. Oranlar, yapılan işlemin veya elde edilen gelirin türüne göre farklılık gösterir:
Gelir Vergisi Tevkifatı (Stopaj) Oranları: Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinde ve ilgili Bakanlar Kurulu Kararlarında farklı gelir türleri (kira, serbest meslek kazancı, ücret, menkul sermaye iradı vb.) için farklı stopaj oranları belirlenmiştir.
KDV Tevkifatı Oranları: KDV Genel Uygulama Tebliği’nde, tevkifata tabi tutulacak mal ve hizmetler için farklı tevkifat oranları (örneğin, 2/10, 5/10, 7/10, 9/10 gibi) belirlenmiştir. Bu oranlar, işlemin risk durumuna ve ekonomik gerekliliklere göre değişebilir. Dolayısıyla, her işlem için güncel mevzuattaki doğru tevkifat oranının kontrol edilmesi çok önemlidir.